2 Haziran 2010 Çarşamba

Şimdi Reklamlar

Televizyon çoğumuzun vazgeçemediği bir eğlence aracı... Diziler, filmler, tv programları... Ama artık en çok reklamları seviyoruz. Daha doğrusu sevmek zorundayız. Çünkü artık en çok onlar var televizyonlarda.

Derdim reklamlarla değil aslında, su reklamlarıyla.

Nestle Pure-life adlı markanın televizyonlarda dönen reklamına sinir oluyorum. Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama su kavramı da özelleşti artık, hem de hiç beklenmedik bir tavırla.

"Vücudumuz neden günde 8 bardak nestle pure life'a ihtiyaç duyar?" diye saçma bir soruyla başlıyor reklam. Anladık su eşittir nestle pure life demeye çalışıyorsunuz, peki neden hemen sonra fikrinizi değiştirip su demeye başlıyorsunuz? Neden "Çünkü vücudumuzun %60'ı sudan oluşur." diye devam ediyorsunuz?

Takıla takıla buna mı takıldın demeyin. Şu şiiri okuyunca hepiniz takılacaksınız buna;

Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yasıyoruz, bedava...

Orhan Veli'nin dönemi çoktan geçti su bile parayla artık. Ama hadi suyu bile parayla alınır hale getirdiniz bari ismini koruyun şu nimetin.

Kimseyi suçlamak istemiyorum. Belli bir marka üzerinden konuştum diye herhangi bir sorun çıkmasını da istemem, ama görüyorum ki kimse dikkat etmiyor izlediği şeylere ve tepki de vermiyor dolayısıyla. Ancak ben adı geçen reklamı her izlediğimde tüylerim diken diken oluyor.

"Vücudumuz neden günde 8 bardak nestle pure life'a ihtiyaç duyar?" sorusu çıldırtıyor beni. Keşke başka bir şekilde ifade etselerdi anlatmak istedikleri şeyi.

Bana da bu koydu işte suyun paralı olması değil de vücudumun nestle pure life a ihtiyaç duyması koydu.

Ne kadar çok nestle pure life dedim değil mi? Ben de mi çok reklam verdim ne!?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder